Page 252 - VERGİ TEKNİĞİ
P. 252

252 Muharrem ÖZDEMİR - VERGİ TEKNİĞİ
 Bilindiği üzere; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinde, “Tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir” hükmü bulunmaktadır.
Diğer taraftan; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 363 üncü maddesinde “Sulh mahkemesi vesayet işlerini görmeye ehil olan bir reşidi, vasi tayin eder, 397 nci maddesinde “Vasi vesayeti altındaki kimsenin mallarını müdebbir bir müdür gibi idare eder.” denilmektedir.
Aynı Kanunun, “Özgürlüğü Bağlayıcı Ceza” başlıklı 407 inci maddesinde “Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanır. Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.” hükmü yer almaktadır.
Bu bilgiler ışığında kısıtlılık nedeniyle kendisine vasi olarak atanan kişi Vergi Usul Kanunu’nun 10 ve 6183 Sayılı Kanunun mükerrer 35 inci madde hükmüne göre kanuni temsilci sayılacak ve amme borçlusu olarak muhatap kabul edilecektir.






























































































   250   251   252   253   254