Page 359 - VERGİ TEKNİĞİ
P. 359

Muharrem ÖZDEMİR - VERGİ TEKNİĞİ 359
    gereklidir. İdari Yargılama Hukukunda davada taraf olma ehliyetinin bir koşulu olarak kabul edilen menfaat ihlali olmadan, iptal davası açılmasına olanak yoktur. Öte yandan; 2577 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasının (c) bendinde, ehliyet hususu, ilk inceleme konuları arasında sayılmış; 15’inci maddesinin 1’ inci fıkrasının (b) bendinde ise, ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmış olup; bu hükümlere göre, idari dava açan kişinin dava ehliyetinin varlığı, açılan davanın incelenebilmesi için zorunlu bulunmaktadır. 2577 sayılı İYUK, m.31’de, bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; ehliyet ve elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, bu kanun ve 31/1 nci maddesi uyarınca Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa atıfta bulunan haller saklı kalmak üzere, vergi uyuşmazlıklarının çözümünde Vergi Usul Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Ehliyet, genel olarak hukukta, bir hukuk süjesinin haklara sahip olması, haklarını kullanması, vazife, mükellefiyet ve mesuliyetler yüklenebilmesi hali olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım, hem “hak ehliyeti” hem de “fiil ehliyeti” tanımını içermektedir. Hak ehliyeti, hak ve borçlara sahip olabilme iktidarıdır. Fiil ehliyeti ise, kişinin kendi davranışlarıyla kendi lehine haklar kazanma veya borçlar yaratabilme ehliyetidir. Yargılama hukuklarında, “ehliyet” denilince, bundan iki husus anlaşılmaktadır. Birincisi bir davada, davacı veya davalı olabilme yeteneğini; yani “taraf ehliyetini”, ikincisi bir davayı, davacı veya davalı olarak bizzat veya vekil aracılığıyla takip edebilme, dava için gerekli usul işlemlerini yapabilme yeteneğini, yani “dava ehliyetini”. Bu açıdan bakıldığında, taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin medeni usul hukukundaki büründüğü şekildir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetinin, medeni usul hukukundaki büründüğü şekildir. 12.1.2011 tarihli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50 ve devamı maddelerinde taraf ehliyeti düzenlenmiştir. Söz konusu Kanunun 50 nci maddesinde Medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu hüküm altına alındıktan sonra, dava ehliyetinin, medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, medenî hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanların davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edileceği belirtilmiştir. Yukarıdaki düzenlemeler dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu “Medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanlar” ifadesine yer vererek, dava açma ehliyetini Medeni Kanun hükümlerine atıf yapmış bulunmaktadır. Gerçek kişilerde, kişilik çocuğun sağ olarak doğduğu anda başlar. Bu andan, ölüm anına kadar, kişi davacı olma ehliyetine sahiptir. Hatta cenin, sağ ve tam doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü anda, davacı olma ehliyetini kazanır. Gerçek kişilerde, kişilik ölümle son bulur. Bu nedenle, ölmüş kişi adına dava açılamaz, dava açılmış olması halinde, dava ehliyet yönünden reddedilir. Kişi, dava açarken sağ olmasına karşın, davanın devam ettiği süreçte,
  
































































































   357   358   359   360   361