Page 412 - VERGİ TEKNİĞİ
P. 412

412 Muharrem ÖZDEMİR - VERGİ TEKNİĞİ 5. PİŞMANLIK ZAMMI
5.1. Pişmanlık müessesesine genel bakış
Tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi Türk vergi sisteminde de ilke olarak beyan esası geçerlidir. Katma değer vergisi, kurumlar vergisi ve gelir vergisi gibi ana temel kanunlar bu usulle beyan edilir. Hilafına hüküm olmadıkça, gelir vergisi mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur. (GVK Md.83)
Bu usulde tarh işlemi ile tahakkuk işlemi birlikte tekemmül eder. Beyan usulünde vergiler tahakkuk fişi tarh ve tahakkuk eder (VUK Md.25).Vergi beyannamesini ilgili vergi dairesine tevdi eden kimsenin vergi tahakkuku tahakkuk fişi ile kesinleşir. (Md.27)
Bununla beraber mükelleflerin kendi iş ve işlemlerini üzerinden hesaplanacak verginin beyanı esasken buna riayet edilmemesi de mümkün olabilir. Kanuna riayet edilmemesi nedeni ile vergi ziyaına sebebiyet verenlerin daha sonra pişmanlık duyması halinde izlenecek prosedür 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesinde düzenlenmiştir.
Vergi Usul Kanununun 371’inci maddesinde getirilmiş olan pişmanlık müessesesinin amacı, mükellefler için vergi ödevi olan işlemlerin herhangi bir biçimde hiç yapılmaması, eksik veya hatalı yapılması suretiyle vergi zıyaına neden olunması durumunda, ilgili vergi mükellefine, yeni bir fırsat tanınarak, kimi koşullarla, ceza uygulamasından vazgeçilmesi ve böylece, vergi mükelleflerinin vergi zıyaına neden olan kanuna aykırı eylemlerini vergi dairesine bildirmeye özendirerek, vergi verimliliğini korumaya çalışmaktır.313
Kanun koyucunun ceza uygulamasından vazgeçme karşılığında getirmiş olduğu koşullardan biri ve en önemlisi, kanuna aykırı davranışın ilgili makamlara kendiliğinden bildirilmiş olmasıdır. Burada kastedilen, mükellefin, dıştan gelen herhangi bir korku, baskı veya tehdit olmaksızın, yapmış olduğu davranışın vergi kanunlarına aykırılığının farkına kendiliğinden vararak, dürüst bir vergi mükellefi gibi davranma bilinç, istek ve istenci ile hareket etmiş olmasıdır.
Mükellefin içinde bulunduğu bu durum, Ceza Hukukundan Vergi Ceza Hukukuna geçen “faal nedamet hali”nden başka bir şey değildir. Hukuk düzeninde, “nedamet” duygusunun sonuç doğurabilmesi, koşulsuz olmasına bağlıdır. Hiç kimse, yapmış olduğu kanuna aykırı davranışı, belli bir koşulun gerçekleşmesi halinde kabul ve bundan nedamet duyacağını söyleyerek, bu bildirim dolayısıyla hukuk düzeninin sağlamış olduğu avantajlardan yararlanamaz.
  313. Danıştay 7. Dairesinin 27.11.2002 tarih ve Esas No:2002/248, Karar No:2002/3792


























































































   410   411   412   413   414