Page 276 - ÜSTADNAME
P. 276
Muharrem ÖZDEMİR - ÜSTADNAME

Eskiden olduğu gibi günümüzde de ahbab çavuş ilişkileri üzerine ve başkaca
kaygılarla vergi denetiminin bir silah olarak kullanıldığına şahid olmaktayız. Nurettin
Beyin Defterdarlığa yaptığı ihbarın gerçek olup olmadığını araştırmadan yahudi tüccarı,
Defterdar tarafından vergi denetimine alınır. Hamit Bey, burada bir denetim silahı olarak
kullanılmak istenir. Varidat tetkik memuru Hamit Bey ise, inceleme evrakını Defterdar
Bey’in yakını olarak değerlendirmez ve sadece kanunlar ışığında değerlendirme yapar ve
hazineden kaçırılan vergi ne fazla ne eksik talep edilir. Ancak burada istenilen bu değildir.
Nurettin Beyin hasmı durumunda olan yahudi tüccarına hak ettiğinden fazla vergi cezası
kesilmediği için varidat tetkik memuru sürgün edilir ve iftiraya uğrar.

Ancak gözden kaçan bir husus vardır ki, “zulümle abat olan, adaletle berbat olur. Diğer
bir ifade ile “zulm ile abad olanın sonu berbad olur” derler üstadlarımız. Bu veçhile, varidat
tetkik memuru Hamit Bey’e yapılan bu haksız uygulamadan sonra, üstünden çok zaman
geçmeden aynı yıllarda ibretlik bir olay yaşanır.

Hamit Bey hakkında haksız ve mesnetsiz soruşturma açtıran İstanbul Defterdarı Şefik
Bey ile Maliye Müfettişi kökenli Maliye Müsteşarı Ali Rıza REYMEN hakkında da
soruşturma başlatılır. Onlar hakkındaki iddia daha vahim ve ciddidir. Soruşturma konusu
ise, Osmanlı arşivinin Bulgaristan’a satılmasıdır.295

Olayın başlangıcı “1929 yılına kadar gitmişti.
İddialara göre, o yıl Maliye Bakanlığı,
Defterdarlığa bir yazı göndererek ‘depolardaki
lüzumsuz evrakların satılmasını’ istemişti.
İstanbul Defterdarı da, 1931 yılında
deposundaki296 eski yazılı evrakların değerli
olup olmadığına bakmaksızın hepsini elden
çıkarmaya karar vermiştir. Önce 1928’de
yapılan ‘Harf Devrimi’ dolayısıyla artık gözden
düşmüş olan eski yazılı evrakların yakılması
düşünülmüş, sonra birileri ‘niye yakalım satarız
maliye’ye gelir elde ederiz’ demiş, başka birileri
de ‘yurtiçinde satarsak bakkalların eline geçer,
biri ola ki yazıları okur, sonra evrakların tarihi
değere sahip olduğu anlaşılır, biz de zor durumda
kalırız en iyisi yurtdışına satalım’ demişti. Onun
içinde sözleşmeye, satılan evrakların yurt dışına
çıkarılma şartı konulmuştu. İhaleyi kazanan İzzet
Bey, evrakları Bulgaristan’da faaliyet gösteren
İsviçreli bir fabrikatöre satmıştı. Satış fiyatı da

295 Ayşe HÜR. Tarihten ve Belgeden Korkan Devlet. 09.12.2008 Taraf Gazetesi.
296 http://m.haber5.com/haber/550849
   271   272   273   274   275   276   277   278   279   280   281