Page 34 - ÜSTADNAME
P. 34
Muharrem ÖZDEMİR - ÜSTADNAME
İster beylerbeyi ve isterse sancakbeyi olsunlar, taşrada makam sahipleri de kaftan
giyerler. Cebelü de kanundur, altı bin akçe tımarı olan iki cebelü getirir; on bin akçeli,
iç cebelü getirir; yirmi bin akçeli zeamet. Dört cebelü getirir; fakat cebelülerin fazla
olmasından çok sakınmak lazımdır.
Tımar sahiplerinin, sefere bizzat kendilerinin gelmesi icap eder, çocuk veya hasta
olursa o başka. Padişahın sefere kendisi gittiği hallerde, hazinenin (masrafın) iki kat
olması gerekir, belki padişahın bahşiş vermesi icap eder. Sınırları tedbirli yöneticilere
ısmarlayarak, beklettirmek gerek ve bunlara fetihleri bildirmek lazımdır. Padişah çadırında
iken bir şeyi arz etmek gerekirse, sarayda takip edilen usul ve kural ile girilmelidir.
1.2.2.2. Savaşta Denizlerin Velinimeti
Kara ile ilgili hazırlıklar ne kadar önemli ise, deniz ile ilgili işler ondan daha da
önemlidir. Akıl ve anlayış, adalet ve ihsan yönünden sultanların en şereflisi, Haremeyn’in
hizmetçisi ve Mısır’ın azizi (hâkimi) olmaya hak kazanmış, merhum ve muzaffer, Sultan
Selim Han, bir gün, rahmetli Kemal Paşazade’ye ‘’Tersaneyi üç yüz adet yapmak isterim. Ta
Galata hisarından Kâğıthane’ye kadar olmalıdır’’ diye buyurmuşlar. ‘’Niyetim Avrupa’yı
fethetmektir’’ dediklerinde merhum Molla’da ‘’Padişahım, siz bir şehirde oturursunuz ki,
onun veli-nimeti denizdir. Denizden emniyet olmayınca, gemi gelmez, gemi gelmeyince de
İstanbul mamur (bayındır) olmaz’’ diye fikirlerini açıklamıştı. Merhum Sultan Selim’in
ömrü kısa sürdüğünden kafasındaki planlar gerçekleşemedi. Ama şu anda padişahımız
olan, adalet ve ihsan sahibi, Sultan Süleyman Han Hazretleri de, deniz işlerine çok değer
vermektedir. Deniz işleri çok tertipli olup, deniz askerlerinin her bakımdan düşmanlara
üstün gelmesine gayret ve çabaları çoktur. Hatta bu aciz, denizlere bağımsız beyler ve
kaptanlardan, birçok komutanın tayin olunmasına sebep olmuş ve ‘’Osmanlı Devleti’nin
bir kanadıdır mamur olsun’’ diye, çok çaba sarf etmişimdir.
Padişahım Sultan Süleyman Hazretleri’ne dahi arzım şöyle idi. ‘’Geçmiş sultanlar
arasında, karaya sahip olanlar çoktur, denize sahip olanlar azdır ve deniz savaşı tedbirinde
düşmanlar bizden ileridir, bizim onları geçmemiz gerekir…’’ dediğimde, ‘’doğru söylersin,
öyle gerekir’’ diye buyurdular. Ve deniz giderleri için, bir kişiyi de padişah tarafından tayin
ettirdim.
Sefer hakkında sözümün sonucu ve öğütlerimin özü şudur: Gerek karaya ait önemli
işler, gerek deniz işleri gerekse vezirlerin ve beylerin nizam ve intizamı, veziriazamın
yüz akıdır ve hayırla anılmasına sebep olurlar. Ey Allah’ım sana güvendim ve işimi sana
bıraktım. Şüphesiz sen her şeye kadirsin.
İster beylerbeyi ve isterse sancakbeyi olsunlar, taşrada makam sahipleri de kaftan
giyerler. Cebelü de kanundur, altı bin akçe tımarı olan iki cebelü getirir; on bin akçeli,
iç cebelü getirir; yirmi bin akçeli zeamet. Dört cebelü getirir; fakat cebelülerin fazla
olmasından çok sakınmak lazımdır.
Tımar sahiplerinin, sefere bizzat kendilerinin gelmesi icap eder, çocuk veya hasta
olursa o başka. Padişahın sefere kendisi gittiği hallerde, hazinenin (masrafın) iki kat
olması gerekir, belki padişahın bahşiş vermesi icap eder. Sınırları tedbirli yöneticilere
ısmarlayarak, beklettirmek gerek ve bunlara fetihleri bildirmek lazımdır. Padişah çadırında
iken bir şeyi arz etmek gerekirse, sarayda takip edilen usul ve kural ile girilmelidir.
1.2.2.2. Savaşta Denizlerin Velinimeti
Kara ile ilgili hazırlıklar ne kadar önemli ise, deniz ile ilgili işler ondan daha da
önemlidir. Akıl ve anlayış, adalet ve ihsan yönünden sultanların en şereflisi, Haremeyn’in
hizmetçisi ve Mısır’ın azizi (hâkimi) olmaya hak kazanmış, merhum ve muzaffer, Sultan
Selim Han, bir gün, rahmetli Kemal Paşazade’ye ‘’Tersaneyi üç yüz adet yapmak isterim. Ta
Galata hisarından Kâğıthane’ye kadar olmalıdır’’ diye buyurmuşlar. ‘’Niyetim Avrupa’yı
fethetmektir’’ dediklerinde merhum Molla’da ‘’Padişahım, siz bir şehirde oturursunuz ki,
onun veli-nimeti denizdir. Denizden emniyet olmayınca, gemi gelmez, gemi gelmeyince de
İstanbul mamur (bayındır) olmaz’’ diye fikirlerini açıklamıştı. Merhum Sultan Selim’in
ömrü kısa sürdüğünden kafasındaki planlar gerçekleşemedi. Ama şu anda padişahımız
olan, adalet ve ihsan sahibi, Sultan Süleyman Han Hazretleri de, deniz işlerine çok değer
vermektedir. Deniz işleri çok tertipli olup, deniz askerlerinin her bakımdan düşmanlara
üstün gelmesine gayret ve çabaları çoktur. Hatta bu aciz, denizlere bağımsız beyler ve
kaptanlardan, birçok komutanın tayin olunmasına sebep olmuş ve ‘’Osmanlı Devleti’nin
bir kanadıdır mamur olsun’’ diye, çok çaba sarf etmişimdir.
Padişahım Sultan Süleyman Hazretleri’ne dahi arzım şöyle idi. ‘’Geçmiş sultanlar
arasında, karaya sahip olanlar çoktur, denize sahip olanlar azdır ve deniz savaşı tedbirinde
düşmanlar bizden ileridir, bizim onları geçmemiz gerekir…’’ dediğimde, ‘’doğru söylersin,
öyle gerekir’’ diye buyurdular. Ve deniz giderleri için, bir kişiyi de padişah tarafından tayin
ettirdim.
Sefer hakkında sözümün sonucu ve öğütlerimin özü şudur: Gerek karaya ait önemli
işler, gerek deniz işleri gerekse vezirlerin ve beylerin nizam ve intizamı, veziriazamın
yüz akıdır ve hayırla anılmasına sebep olurlar. Ey Allah’ım sana güvendim ve işimi sana
bıraktım. Şüphesiz sen her şeye kadirsin.