Page 42 - ÜSTADNAME
P. 42
Muharrem ÖZDEMİR - ÜSTADNAME

Eşitlik ilkesi, kamuya yerleştirmede ve kamu hizmetinin sunulmasında herkese eşit
mesafede olmayı ifade eder. Bu nedenle de eşitlik ilkesi bu yönüyle de, aynı zamanda
devletin uygulamalarında ve göreve atamada liyakat ve ehliyeti esas almayı da içerir.

1965 tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun temel ilkeler başlıklı 3
maddesinin (c) fıkrası liyakatı tanımlamıştır. Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi,
sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine
dayandırmak ve bu sistemin eşit imkânlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe
sahip kılmaktır.

Zaman değişir, yüzyıllar geçer ancak kamu idaresinde anlayış değişmez. Bu
değişmemezlik liyakat ve ehliyetin ve aynı zamanda emanetin ehline verilmesi tavsiyesinden
başka bir şey değildir. Kim ki buna uyar felaha erer ve izzet bulur, kim ki bundan ırak
durursa zillete müstehak olmaktan kendini kurtaramaz.

2.2.1.2. Yöneticilerin Sorumlulukları

İhsanı ve bereketi bol, benzeri olmayan kudretinin şanı evham ve hayal idrakinin dışında
bulunan Cenab-ı Hak, parlak Osmanlı saltanatının usulleri kuvvetli hanedanını, zamanın
hükümdarlarının başvuracağı yüksek zat ve onların deniz gibi bereketli bağışları herkese
açık kapısını cihan halkının mukadder erzakının taksim edildiği yer eyledi.

Allah’ın inayet ettiği bu güzel eserlerine karşı, padişahın yerine getirmesi gereken gayret
borcu şudur ki: ‘Hepiniz yöneticisiniz ve hepiniz yönettiğiniz kimselerden sorumlusunuz’
özü uyarınca müslüman olmayan uyrukların hallerini iyileştirmek müslüman halkın işlerini
düzene koymak ve kutsal güzel emirleri yerine getirerek sınırlardan ve başka yönlerden
gelecek tehlikeleri önlemektir.

Yerine getirilmesi gerekli olan bu işlerin yapılabilmesi için ‘memleket yetişmiş adamsız,
yetişmiş adamda malsız olmaz’ deyimine göre, bu işleri çevirecek yetişmiş vezirlerin
bulunması ve harbi kazanacak askerlerin toplanması gerekir.

Bu amaçla çalışmaların ürününü elde etmek, mal ve yiyecek biriktirmek, deniz gibi
hazineler meydana getirmek, evreni yaratan Allah’ın emaneti olan reaya (halk) fukarasının
ve bütün Allah’ın kurallarının güven ve rahatını, dirlik ve düzenliğini korumaya çalışan,
dindar, doğru ve Aristo gibi akıllı bir Vezir tam yetkiyle vekil tayin bulunup ‘Emaneti ehline
veriniz’ sözü uyarınca yurt işlerinin yoluna konulup düzenlenmesi reayanın hallerinin
iyileştirilmesi bu vezire bırakılmalı ve vezir hükümet işlerinde tam bağımsız kılınmalı,
yüksek katına sunulan işlerin döndürülmemesi Devlet ve memleket gereklerinin en önde
gelenlerinden ve saltanat usullerinin en önemlilerinden olduğu güneş gibi parlak ve gün
gibi bellidir.
   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47